Seçilmiş Hatay Milletvekili TİP’li Can Atalay 3 yıldır tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’nden sorularımızı yanıtladı: 19 Mart direnişini nasıl yorumluyor?

“`html

Can Atalay, Hatay Milletvekili

Silivri cezaevinde Gezi eylemleri nedeniyle Nisan 2022’den beri tutuklu bulunan TİP’li milletvekili Can Atalay, 18 yıl hapis cezasıyla yargılandı. Ancak, Anayasa Mahkemesi kararına rağmen milletvekilliği görevine başlamasına izin verilmiyor. Can Atalay, uzun bir süre ardından cezaevinden Cumhuriyet gazetesine açıklamalarda bulundu.

Meclis’teki gelişmelerle ilgili düşüncelerinizi paylaşır mısınız?

Gezi Davası kapsamında yaptıklarım artık bir Türk yargılaması olmaktan çıkmış durumda; bu durum bir politika faaliyetine dönüşmüştür.

İlk mahkemenin ceza vermeyeceğine dair pek çok kişi hemfikirdi. Ancak, bu konuda pek çok çarpıklığı hepimiz gördük. Gezi Davası, bazı kesimler için ne denli önemli bir durum olduğunu toplum çok iyi anladı.

Durumum uzun zamandır “Can Atalay Olayı” olarak adlandırılmakta. Adım geçse de asıl mesele Gezi Direnişi ile ilişkilidir.

İktidar, Gezi’nin üzerine sert adımlar atıyor çünkü yıllardır bu konuda bir şeyler yapmak istiyordu ve muhalefet sesini kısmaya çalışıyor. Anayasa’yı, mahkemeleri hiçe sayarak cezaevinde tutuklamalar yaptı ve birçok kuralı çiğnedi. Tutuklamalar, AYM ve AHİM kararlarının tanınmamazlığı gibi durumları yeniden yaşıyoruz.

Geçmişte yaşananları hatırlatmak gerekirse, Anayasa Mahkemesi’nin kararını Meclis’te okumak da bu sürecin bir parçası. İktidar, Gezi eylemlerinde herhangi bir gevşeklik olmasını istemediği gibi, çoğunluk gücüyle Anayasa’yı yok saymakta.

Hatay halkının desteğiyle milletvekili seçildiğimde hükümlü değildim. Anayasa gereği hemen görevime başlamam gerekiyordu ve bunun birçok emsali bulunmakta.

Fakat Yargıtay, tahliyemi engelledi; AYM iki kez tahliye için çağrıda bulundu. Meclis’te, 30 Ocak 2024’te Anayasa Mahkemesi’nin de tanıdığı yetkiler hiçe sayıldı. Hatay’ın 80 bine yakın oyuyla verdiği milletvekili görevim fiili bir engelle karşılaştı.

“Fiili durum” ifadesi Anayasa Mahkemesine aittir. AYM, bunu “Türk Hukukunda verilmesi mümkün olmayan bir karar” olarak değerlendirdi. Daha ağır bir eleştiri yoktur. AYM, durumu yeniden değerlendirerek Şubat 2024’te Meclis’in uygulamasının “yok hükmünde” olduğuna karar verdi ve bu karar Temmuz 2024’te Resmi Gazete’de yayımlandı.

“Milletvekilliğimin tartışılmazlığı” üzerine söylenecek çok şey var. Mesele artık kapanmıştır ve Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karar kesin ve bağlayıcıdır.

Meclis Başkanı, sekiz ay boyunca Anayasa Mahkemesi’nin kararını gizledi. Ancak, 105. yılında iki cesur kadın milletvekili, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bu durumu düzeltmek için adım attı. 16 Nisan 2025 tarihindeki oturumda Anayasa Mahkemesi kararını okuttu.

Bu aşamada yapılması gereken, Can Atalay’ın Meclis Kütüğü’ne kaydedilmesidir. Bu, Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un bir hata düzeltmesi için bir fırsat olmalıdır.

Konunun içtüzük ve usul tartışmalarıyla saptırılmasına izin verilmemelidir. Eski Meclis Başkanı, “karar okunmuş, bu iş bitmiştir” dedi. Meclis’teki Anayasa’ya bağlı kalacak siyasi partiler, “Olay”ın çözümünde önemli bir rol oynayacaktır.

Meclis ve kamuoyunun desteği, bu süreçte kritik öneme sahiptir. Zira toplumsal muhalefetin mücadelesinin önemli başlıklarından biri, “Gezi Tutsakları” olmalı ve bu doğrultuda ilerlenmelidir.

Saraçhane eylemlerinin ardından başlayan toplumsal hareketlilik hakkında ne düşünüyorsunuz?

Kısa bir yanıtım var: 19 Mart Direnişi, ülkemizi uçurumdan aldı. Hepimiz, sürekli dikkatli ve hazır olmalıyız.

Farklı kesimlerin, 2023 Cumhurbaşkanlığı seçim kaybından sonra, iktidarın hedefleri gerçekleşirse geride bir şey kalmayacağı hissiyatını derinden hissettiklerini düşünüyorum. Bu, kitlelerin iç güdüsüdür. Yerel yönetimler, barolar ve CHP’ye yönelik kayyum uygulamaları, güçlü bir direniş olmadan başarılamazdı.

19 Mart Direnişi, ortak demokratik kaygılara sahip, çok çeşitli bir hareketti. İşte bu çeşitlilik, gücünü oluşturmaktadır ve iktidarı doğrudan hedef alarak siyasette varlığını sürdürmektedir.

Burada önemli bir not düşmek istiyorum: Sonuç olarak, her şey seçimde öyle ya da böyle çözüme ulaşacak. İktidarın planları bu duruma dayanmaktadır. Her ne olursa olsun, sandığın geleceğine ve seçimlerin sonuçlarına odaklanmalıyız.

Son dönemlerdeki erken seçim tartışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yanıtım oldukça net: Hemen seçim, acil seçim.

Toplumdaki muhalefetin büyük bir kısmı, yerel seçimlerin ardından erken seçim çağrısı yapmakta. Başta CHP olmak üzere muhalefetteki tüm partiler bu talepte birleşmiş durumda.

19 Mart Direnişi’yle birlikte aktörlerin yenilgisi, toplumun ruh halini değiştirmiştir. Öncelikteki “Meclis’teki iktidar çoğunluğu, neden erken seçime itiraz etsin” argümanı, “Eğer halk istiyorsa, erken seçim yolu açılır” şeklinde hızlıca değişti.

Bu bakımdan erken seçim, artık Meclis’in iç meselesi olmaktan çıkmıştır. Söz ve yetki halka geçmiştir. Yönetilemeyen Türkiye gerçeği, bu talep hakkında topluma kararlı bir duruş sergileyecektir.

1 Mayıs’a ilişkin çağrınız nedir? Taksim’e yönelik talepler de var… Ne düşünüyorsunuz?

1 Mayıs 2025 hepimize kutlu olsun.

Öncelikle vatandaşlarımızı 1 Mayıs mitinglerine destek vermeye çağırıyorum. Büyük ve kitlesel 1 Mayıs eylemleri, tam da bu dönem ihtiyaç duyduğumuz etkinliklerdir.

1 Mayıs, emeğin bayramıdır; “Birlik, Dayanışma ve Mücadele Günü” olarak kutlanmalıdır. Bu nedenle, bu günlerde değerlendirilmesi gereken önemli taleplerimiz olmalıdır. Demokratik muhalefet bu günde neleri vurgulamalı? Ve 1 Mayıs’tan sonra bu birliktelikten nasıl güçlenerek çıkmalıyız?

1 Mayıs’ın Taksim ile kurduğu ilişki aslen çok özeldir. Taksim, emek hareketinin sembolik bir merkezi olarak kalacaktır. İHAM, bu alanın ifade özgürlüğünün kullanımı açısından önemine dikkat çeker. AYM’de bu konuda hak ihlali kararı vermiştir.

Bu durumda 1 Mayıs 2025’te sendikalar ve birçok toplumsal hareket, “şehir merkezine taşımak” ve “kitlesellik” temalarına odaklanıyor. Her iki tema da çok önemli.

Sonuç olarak, çağrım; otoriterliğe karşı mücadelede 1 Mayıs’ta “birlik ve dayanışmamızı” güçlendirmek. Bu yöndeki tüm önerilere dikkat etmeliyiz. 1 Mayıs 2025’ten daha güçlü çıkacağız, buna inanıyorum.

“`

Related Posts

23 kişilik grup, iktidara gol attı…

Meclis’te 23 milletvekili ile temsil edilen Yeni Yol Grubu, engellilerin sorunlarıyla ilgili verdiği önergeyi AKP’li vekillerin katılımı az olunca kabul ettirdi. Böylece Meclis’in en küçük grubu olan Yeni Yol, en büyük milletvekiline sahip AKP’ye gol atmış oldu. Önergenin kabul edilmesinin ardından oturumu yöneten TBMM Başkanvekili Celal Adan, birleşime ara verdi.

Avcılar tarafından bulunan cesedin kime ait olduğu ortaya çıktı

Manisa’nın Yunusemre ilçesinde evden çıkıp kaybolan, 148 gün sonra demir yolu üzerinde avcılar tarafından çürümüş cansız bedeni bulunan Alzheimer hastası Mehmet Ali Turhan’dan (74) alınan örnek ile oğlu Süleyman Turhan’dan alınan DNA örneği eşleşti. Turhan’ın cenazesi, yarın toprağa verilecek.

Erdoğan istedi… Suriye’ye yaptırımları kaldırdım

ABD Başkanı Donald Trump, Ortadoğu turu kapsamında gittiği Suudi Arabistan’da katıldığı Suudi Arabistan-ABD Yatırım Forumu’nda çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Netanyahu: Birliklerimiz hazır, Gazze’ye ‘tam kapasiteyle’ saldıracağız

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ordunun Gazze’ye yönelik saldırıların önümüzdeki günlerde “tam kapasiteyle” devam edeceğini bildirdi.

Terör örgütü PKK’nın fesih açıklamasından sonra AKP’li Soylu’nun Mansur Yavaş sözleri gündem oldu

Terör örgütü PKK’nın silah bırakma ve fesih açıklaması için “tarihi bir gün” ifadelerini kullanan eski İçişleri Bakanı ve AKP milletvekili Süleyman Soylu’nun 2023 yılında Mansur Yavaş ile ilgili konuşması gündem oldu.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Zorlu’dan ‘Tonyukuk’un sözüyle birlik vurgusu: 86 milyonu kuşatan vizyon

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Kürşad Zorlu, Uluslararası Çukurova Yörük Türkmen Kültür ve Sanat Şöleni’nde birlik ve beraberlik mesajları verdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’nin gelecek vizyonu için ortaya koyduğu iç cepheyi güçlendirme projesinin aslında Tonyukuk Yazıtı’nın tecellisi olduğunu ifade eden Zorlu, “Türkiye’mizi, 86 milyonu kuşatan birlik ve beraberlik projemizi inşallah hep birlikte hayata geçireceğiz.” dedi.