Türkiye’nin ormanları yağmaya açılıyor: El Dorado’nun sessiz istilası

“`html

Süper İzin ve Çevresel Etkileri Üzerine Düşünceler

Kamuoyunda “süper izin” veya “süper talan” olarak bilinen ve zeytinlikler ile ormanları maden şirketlerinin kullanımına sunan yasa hakkında yazmaya çalışırken, Eskişehir-Seyitgazi’deki bir orman yangınında ölenler arasında Kanal D’nin eski ulaştırma müdürü Gürsel Aslan’ın oğlu Bayram Eren Aslan’ın da bulunduğunu öğrendim.

Ahmet Hamdi Akseki Camii’nde Gürsel’e sarıldığımda, yüzündeki her zaman var olan gülümsemenin yerini derin bir keder almıştı. Acısını paylaşmaya çalıştım fakat anladım ki bu acıyı paylaşmak mümkün değil; yalnızca yaşanır ve derinden hissedilir.

“Yolda gelirken herkes selam durdu oğluma,” diye konuştu Gürsel…

AKUT üyesi Bayram Eren Aslan, Eskişehir-Seyitgazi’de meydana gelen orman yangınını duyduğunda Ankara’dan arkadaşlarıyla birlikte hareket etmişti. Gözyaşları içinde şöyle anlattı Gürsel: “Bir yardım ve kurtarma görevi olduğunda onu tutamazdık…”

Bu ülkede ormanları için fedakarlık yapan Erenler var. Alperen Özcan, Bayram Eren Aslan, İlker Onarıcı, Tekin Enes Sarıyıldız ve Muharrem Can, Türkiye’nin ormanları için yaşamlarını feda eden beş kahraman AKUT gönüllüsü. Rüzgarın yön değiştirmesiyle, orman işçileri Sercan Utmi, Hilmi Şahin, Eyip Dereli, Tolunay Kocaman ve Enes Kızılyel ile birlikte ateşin pençesinde kalmışlardı. 23 Temmuz 2025 Çarşamba günü bu ülkenin ormanlarını korumak uğruna canlarından oldular…

Harekete Geçen Karteller

TBMM’de Adalet ve Kalkınma Partisi ile Milliyetçi Hareket Partisi oylarıyla onaylanan “Süper İzin” yasasının hemen ardından, maden kartelleri kollarını sıvadı. İlk haber Rize’nin Fındıklı ilçesinden geldi. Dört çeker arabalara binen El Dorado Gold’un çalışanları, Rize-Fındıklı’nın ormanlarına saldırarak numune alıp ön çalışmalara başlamışlar. O kadar cesaretliler ki istedikleri her yeri talan edebileceklerini düşünüyorlar!

El Dorado ve Madencilik Faaliyetleri

El Dorado Gold, Kanadalı bir maden kartelidir. Türkiye’de TÜPRAG adı altında faaliyet göstermektedir. Uşak-Kışladağ’da Türkiye’nin en büyük altın madenini işletmektedir. İzmir’de Efemçukuru adıyla bir başka altın madeni daha bulunmaktadır. El Dorado, Türkiye’nin geniş olanaklarına sahip olduğunu düşündüğünden şimdi gözünü Afyonkarahisar’daki Emirdağ yaylalarına, Samsun’un Şahin dağlarına ve Rize’nin ormanlarına dikti. Samsun’un Şahin dağlarını “sondaj yapıyoruz” diyerek delik deşik ettiler bile.

Bir başka Kanada karteli olan Centerra Gold, Batı Karadeniz ormanları için plan yapıyor. CEO David Bickford, “Süper Talan” yasasının müjdesini Nisan ayından vermişti. Kanada-Amerikan kökenli SSR Mining, Türk ortağı Çalık Holding ile birlikte Munzur’u tahrip etmekte kararlı. Çöpler Faciasını unuttukları görülüyor. Türkiye’nin önde gelen holdingleri de bu maden kartelleriyle işbirliği yaparak ya da rekabet ederek bu talan düzenine katılıyorlar. Örneğin, Nurol Holding Madra’yı yok etmeye çalışırken, Koç Holding Seyfe Gölü’nün hemen yanında Kervansaray Dağları’nı hedef almış durumda.

Mehmet Yılmaz ve Sorumluluklar

El Dorado Gold’un TÜPRAG şirketinde Genel Müdür olarak görev yapan Mehmet Yılmaz, halkı yalan söyleyerek Türkiye’yi yaşanmaz bir ülke haline getiriyor. Geçmişte Altın Madencileri Derneği başkanlığı yapmış olan Yılmaz, şu anda Türkiye Madenciler Derneği’nin başkanlığını yürütmekte. Türkiye’deki sömürge madenciliğinin ve çevresel tahribatların baş aktörlerinden biri olarak tarihin sayfalarına geçecektir.

İklim Krizi ve Türkiye’nin Tarımsal Zenginliği

Dünya ve Türkiye, zorlu bir dönemden geçiyor. Tarım toprakları, ormanlar ve su kaynakları, yaşamın sürdürülebilmesi açısından hayati önem taşıyor. Bu üç unsur, her ülkenin temel direkleridir. Ülkesinin alanlarını yok eden bir yönetim, o ülkeyi de yok edecektir.

Yalanlar ve Gerçekler

Mehmet Yılmaz gibi isimler, kamuya dönük yalanlar söyleyerek Türkiye’yi yaşanmaz hale getirirken, devletin onlara kapı aralaması kabul edilemez. Birçok siyasetçi, “iş ve istihdam” yalanlarıyla halkı kandırmaya çalışıyor. Ancak bu toprakların, ormanların ve su kaynaklarının koruyucusu olması gereken devlet kurumları, şu an onay makamı haline gelmiş durumda. Tarım ve Orman Bakanlığı gibi kritik bir kurum, ormanlar, zeytinlikler ve fındık bahçelerinin yok edilmesine göz yumuyor.

Kuraklık Sorunu ve Acil Önlemler

Küresel İklim Krizinin etkileri Türkiye’de de kendini hissettiriyor. Kuraklık, her yerde hissediliyor. Ani bastıran yağışlar ise, toprakları beslemekten çok felaketlere yol açıyor. Yer altı su kaynakları hızla tükeniyor. Konya Ovası’nda obruk sayısı artıyor.

Karadeniz bölgesinde de artık su sıkıntısı yaşanıyor. Geçmişte nadir görülen orman yangınları, şimdi bu bölgeleri de tehdit eder hale geldi. İklim değişikliği nedeniyle milyonlarca insan yerinden edilerek sınırlarımıza dayanmış durumda. Uzmanlar, iklim göçünün gelecekte daha da artacağına dikkat çekiyor ve acil stratejiler belirlenmesi gerektiğini vurguluyor.

Yenilmez İmajı ve Huzur Olmadan Sürdürülemez

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden “Süper İzin” adı altında çıkarılan bu yasa, ülke genelinde çatışma ve gerilim yaratacak. Sömürge madenciliği nerede olursa olsun o ülkeye huzur getirmemiştir. Endonezya, Papua Yeni Gine, Afrika ve Güney Amerika gibi yerlerde bunun örnekleri çokça yaşanmıştır. Bu çatışmaların birçok insanın yaşamına mal olduğu biliniyor.

Bir zihinsel çağrıda bulunuyoruz: Eğer birileri sizin “Ata Toprağı” olarak tanımladığınız köylerinize, tarlalarınıza ve ormanlarınıza saldırırsa, nasıl bir tepki verirsiniz? Anayasal koruma altında olan tarım arazilerine “acele kamulaştırma” adı altında göz koyulmasına vatandaşların rıza göstermeyeceğini, TBMM önünde açlık grevi yapan köylüler ve “Toprağımızı Vermeyeceğiz” diyen vatandaşlar göstermektedir.

Fındıklı’nın belediye başkanı Ercüment Çervatoğlu, Rize’nin ormanlarının yalnızca yetkililere ait olmadığını vurguladığı gibi, Kırşehir Belediye Başkanı Selahattin Ekicioğlu da Kervansaray dağları ve Seyfe Gölü’nün vatandaşlara ait olduğunu savunuyor. Türkiye’nin dört bir yanında, korunması gereken su kaynaklarımız ve ormanlarımız şimdi saldırı altında. Halk, doğasına sahip çıkıyor.

Üretici Projeler için İhtiyaç

Türkiye, doğal kaynakları ve bilgi birikimi ile çok özgün bir ülkedir. Yıkım ve yağma projelerinden çok, üretici projelere ihtiyaç duyulmaktadır. Her bölgesi işlevsel bir üretim merkezi olma potansiyeline sahiptir. Dünyada talep her daim gıda maddeleri, tarım ürünleri ve su üzerinedir; bu, ülkemizin en kritik zenginliğidir. Hangi bölgesine giderseniz gidin, topraklar, su ve ormanlar sizleri yaşam için çağırıyor.

Bir ülkede, küresel iklim krizinin yaşandığı bir zamanda su kaynaklarına hurda muamelesi yapamazsınız. Milyonlarca insanın geçim kaynağı olan turizmi, ormanları ve su kaynaklarını madencilik faaliyetlerine kurban edemezsiniz. Bu devam ederse, temiz bir su kaynağı bırakmayacaktır. Kanser vakaları artarken, devletin yetkilileri hastalık istatistiklerini halktan gizlemekte.

Sonuç ve Gelecek

Zehirli su kaynakları ile tarım arazilerinizi sulamak, zehir yüklü termik santralleri insanların yaşam alanlarına yerleştirmek ve siyanürlü altın madenciliğini Türkiye’nin dört bir tarafında yaygınlaştırmak; yüzlerce ton zehirli atık barajları inşa etmek, ağır metallerin ve kimyasal sızıntılarının yüzlerce yıl sürecek etkileri olacağını bilerek uygulanırsa, bunun adı çöküştür. Tarihte, hesapsız bir şekilde yapılan doğa katliamları birçok toplumun çöküşüne neden olmuştur.

Türkiye, sadece bir elde edilmesi gereken bölge değil, 82 milyon insanın yaşam alanıdır ve bu değerli bölgeyi korumalıyız.

Hollanda gibi, Türkiye’nin 20’de biri büyüklüğündeki bir ülke, Türkiye’den daha fazla tarım ürünü ihraç ediyor. Türkiye’nin 35’te biri büyüklüğündeki çöl ülkesi İsrail’den tohum satın almak, bu süreci yönetenlerin sorumsuzluğunu açıkça göstermektedir. Türkiye, yağma ve talan projelerine değil, sürdürülebilir üretim projelerine ihtiyaç duyuyor. Bayram Eren Aslanlar gibi ormanları için can verenler, yağma ve talan planlarını yapanları bir daha düşünmeye sevk etmelidir.

İbrahim Gündüz

“`

Related Posts

Yunan komünistlerinden Türkiye anlaşmasına tepki

Yunan Komünist Partisi (KKE), Türkiye-İngiltere savunma anlaşmasını “dipsiz bir kuyu” olarak nitelendirerek, askeri harcamaların halka zarar verdiğini savundu.

Bakan Fidan’dan Rusya ile Ukrayna görüşmesine ilişkin paylaşım

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İstanbul’da gerçekleştirilen Rusya ile Ukrayna görüşmelerinin üçüncü turuna ilişkin paylaşım yaptı.

Eskişehir’de 10 yangın şehidi: Orman yangınıyla ilgili soruşturma başlatıldı

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, 5’i orman işçisi, 5’i AKUT gönüllüsü 10 kişinin şehit olduğu orman yangınıyla ilgili Eskişehir ve Afyonkarahisar Cumhuriyet Başsavcılıklarınca soruşturma başlatıldığını bildirdi.

Yolsuzluk krizi: Ukrayna’nın AB üyeliği tehlikede

Ukraynalı yetkililerin yolsuzlukla mücadeledeki bağımsızlığını kısıtlayan yeni yasa, hem ülke içinde hem Avrupa’da kriz yarattı.

Ümit Özdağ AKP ve MHP’ye seslendi, CHP’ye ‘uyarı’ yaptı: ‘Müzakereyi durdurun!’

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, ‘süreç’ ile ilgili Meclis’te kurulacak komisyona katılmama kararı alan İYİ Parti’yi tebrik etti. CHP’ye de uyarılarda bulunan Özdağ, “DEM’in şantajına boyun eğmeyin, müzakereye katılmayın” ifadelerini kullandı.

15-20 milyon eurolar konuşuluyordu! Rey Manaj’a ödenecek bonservis şaşırttı

Birleşik Arap Emirlikleri ekibi Al Sharjah, Sivasspor’dan Rey Manaj’ı 2 milyon euro karşılığında kadrosuna katmaya yakın. 28 yaşındaki Arnavut golcü, yeni kulübünde yıllık 2.5 milyon euro net maaş alacak.